Eser Hakkında:
Dünyada, yaklaşık Onbeş bin yıl önce uygarlığın ilk çiçek açmaya başlayan bölgesinin en ılıman ve bereketli yerindeki ANADOLU, bugüne kadar devamlı olarak komşu ülkelerin hedefi haline gelmiş ve her yönden gelen istilalar ile eşsiz bir kültürel zenginliğe ulaşmıştır.
Anadolu’nun yaşadığı, dünyada benzeri görülmeyen en gurur verici yılları 1919-1938 yılları arasındaki yaklaşık yirmi yıllık ATATÜRK zamanıdır. Bu yıllarda Kurtuluş ve İstiklâl Savaşı kazanılmış, ülke sosyo ekonomik ve siyasi devrimleri gerçekleştirmiştir. Bilim, kültür ve sanattaki hayret uyandıran gelişmeler tüm dünyanın hayranlık ve takdirine mazhar olmuştur. Atatürk’ten sonrakiler İkinci Dünya Savaşını büyük başarı göstererek atlatmış ve Atatürk vizyonunu devam ettirmeye özen göstermişlerdir. Ayrıca çok partili siyasetin pusulası bozulduğu için, değerlerin tartılmasında terazinin ibresi bundan sonra artan bir ivme ile hep dinci yobazların tarafına ağırlık vermiştir. Köy Enstitülerinin kapatılması ülke eğitimine vurulan en önemli ve ciddi darbe olmuştur. Kayıplar bundan sonra da hep devam etmiştir. Kazanılmış tesislerin hepsi satılmış Sanayi, Ziraat ve Hayvancılık ihmal edilmiş, Kuvvetler Ayrılığı yok edilmiş, Adalet felce uğramış, kontrol mekanizmaları iş göremez hale düşürülmüş, İşsizlik, Cumhuriyet tarihinin en üst noktasını geçmiş, Liyakat diye insani bir değer rafa kaldırılmış, Enflasyon önlenemez bir duruma gelmiştir.
Bu tablodaki Anadolu kadınının resmini hangi renklerle boyarsınız? Dört yıllık zorunlu eğitimin yeterli görüldüğü ülkemde kadına, baba evindeki kölelikten koca evindeki köleliğe geçme dışında başka bir alternatif bırakılmadıysa kadın ne yapsın?
Çocuk yaşta evlilik, kuma olarak gitme, üzerine kuma getirilmesi, ensest, cinsel tacize uğraması, hamile kalınca bir urganla ahıra kapatılıp intihara yönlendirilmesi, kaçıncı eş olduğuna bakılmaksızın imam nikâhı ile yapılan evlilikler, başlık parası rezaleti ile yürütülen kadın ticareti.
Bu dinimizle ilgili olmayan yobazlıktan kurtulmak için tek ümidimiz, genlerimizde bulunan Anadolu kültürü mirası ile Atatürk’ün yaktığı özgürlük ışığıdır. Bu mücadelede erkeklerimizin çoğunluğunun kadınlarımızın yanında olduğu da ayrıca umudumuzu perçinlemektedir.
Anadolu’nun yaşadığı, dünyada benzeri görülmeyen en gurur verici yılları 1919-1938 yılları arasındaki yaklaşık yirmi yıllık ATATÜRK zamanıdır. Bu yıllarda Kurtuluş ve İstiklâl Savaşı kazanılmış, ülke sosyo ekonomik ve siyasi devrimleri gerçekleştirmiştir. Bilim, kültür ve sanattaki hayret uyandıran gelişmeler tüm dünyanın hayranlık ve takdirine mazhar olmuştur. Atatürk’ten sonrakiler İkinci Dünya Savaşını büyük başarı göstererek atlatmış ve Atatürk vizyonunu devam ettirmeye özen göstermişlerdir. Ayrıca çok partili siyasetin pusulası bozulduğu için, değerlerin tartılmasında terazinin ibresi bundan sonra artan bir ivme ile hep dinci yobazların tarafına ağırlık vermiştir. Köy Enstitülerinin kapatılması ülke eğitimine vurulan en önemli ve ciddi darbe olmuştur. Kayıplar bundan sonra da hep devam etmiştir. Kazanılmış tesislerin hepsi satılmış Sanayi, Ziraat ve Hayvancılık ihmal edilmiş, Kuvvetler Ayrılığı yok edilmiş, Adalet felce uğramış, kontrol mekanizmaları iş göremez hale düşürülmüş, İşsizlik, Cumhuriyet tarihinin en üst noktasını geçmiş, Liyakat diye insani bir değer rafa kaldırılmış, Enflasyon önlenemez bir duruma gelmiştir.
Bu tablodaki Anadolu kadınının resmini hangi renklerle boyarsınız? Dört yıllık zorunlu eğitimin yeterli görüldüğü ülkemde kadına, baba evindeki kölelikten koca evindeki köleliğe geçme dışında başka bir alternatif bırakılmadıysa kadın ne yapsın?
Çocuk yaşta evlilik, kuma olarak gitme, üzerine kuma getirilmesi, ensest, cinsel tacize uğraması, hamile kalınca bir urganla ahıra kapatılıp intihara yönlendirilmesi, kaçıncı eş olduğuna bakılmaksızın imam nikâhı ile yapılan evlilikler, başlık parası rezaleti ile yürütülen kadın ticareti.
Bu dinimizle ilgili olmayan yobazlıktan kurtulmak için tek ümidimiz, genlerimizde bulunan Anadolu kültürü mirası ile Atatürk’ün yaktığı özgürlük ışığıdır. Bu mücadelede erkeklerimizin çoğunluğunun kadınlarımızın yanında olduğu da ayrıca umudumuzu perçinlemektedir.
